Mustafa SARIİPEK/
Ülke genelinde olası depremleri önceden tahmin eden Deprem Bilimci Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan Burhaniye-Ören-Edremit depremselliğine dikkat çekerek, “Balıkesir ile ilçeleri 100 kilometre ötesinde olan, kabaca 17 tane kırığın oluşturacağı M7,5 büyüklüğünde bir depremden yerleşimler yıkılmayacak biçimde yapılmalı” dedi.

Ülke genelinde olası depremleri önceden tahmin eden Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan Burhaniye-Ören-Edremit depremselliğine dikkat çekti. Ercan, “İl olarak Balıkesir ile ilçeleri 100 kilometre ötesinde olan, kabaca 17 tane kırığın oluşturacağı deprem odaklarının çıkardığı sarsıntılardan etkilenir. O nedenle Balıkesir ilçelerinde yerleşimler M7,5 büyüklüğünde bir depremden yıkılmayacak biçimde yapılmalı, dikilmiş olanlarda bu büyüklükte depreme direnip direnemeyecekleri araştırılmalıdır” dedi.
Son 48 Saat’e konuşan Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, “Balıkesir ili, Marmara’dan başlar Edremit Koyunu içine alır. Marmara Adaları ile Kapıdağ Yarımadası, Bandırma, Erdek, Edremit, Burhaniye, Manyas, Susurluk, Edincik, Yenice, Altıoluk, Gönen, Sındırgı, Burhaniye, Savaştepe, Bigadiç, Ayvalık ilin önemli deprem gören yerleşimleridir. Bu bölgelere dikkat edilmesi gerekir” diye konuştu.
YERLEŞİMLER M7,5 BÜYÜKLÜĞÜNDE BİR DEPREMDEN YIKILMAYACAK BİÇİMDE YAPILMALI
İl olarak Balıkesir ile ilçeleri 100 kilometre ötesinde olan, kabaca 17 tane kırığın oluşturacağı deprem odaklarının çıkardığı sarsıntılardan etkileneceğini belirten Ercan şöyle konuştu: “O nedenle Balıkesir ilçelerinde yerleşimler M7,5 büyüklüğünde bir depremden yıkılmayacak biçimde yapılmalı, dikilmiş olanlarda bu büyüklükte depreme direnip direnemeyecekleri araştırılmalıdır. Hem Marmara, hem de Ege Denizinde kıyısı olan Balıkesir’de her 10 ile 20 yılda bir yıkıcı bir deprem olur. Balıkesir ili hem Ege göçüntü işleyişinden hem de Kuzey Anadolu kırığının Anadolu’yu her yıl 2-3 santimetre Batıya iten devinimlerinden etkilenen bir yerdedir. Kaldı ki Balıkesir, Yenice-Gönen, Edremit ile Balıkesir kırıkları, Kuzey Anadolu Kırığının Ege Denizine sarkan kolları üzerindedir. Edremit’ten Baba Burunu’na doğru Kaz Dağları eteğinin Edremit Körfezine birleştiği yerin çizgisel olması, o kıyıyı Edremit Kırığının biçmesi nedeniyledir.”
SICAK SU YA DA JEOTERMAL ÇIKAN HER YER BİRİNCİ ÖNEMDE DEPREM BÖLGESİDİR
Günümüzde, sıcak su ya da jeotermal çıkan her yerin birinci önemde deprem bölgesi olduğunun unutulmaması gerektiğini belirten Prof. Övgün Ercan, “Balıkesir’in son gördüğü en büyük deprem 1953‘de, Kuzey Anadolu Kırığının güney kolunda,M7,4-M7,5 olarak gerçekleşen Yenice-Gönen depremidir. Bu depremde açığa çıkan erk 80 atom bombasına denktir. Yenice’nin Burhaniye’ye uzaklığı 76 kilometredir. Kaldı ki Yenice depreminden Edremit ile Burhaniye güçlü biçimde etkilenmiştir.
Edremit-Burhaniye’de ise Kuzey Anadolu Kırığı güney kolu 6 Ekim 1944'te 05.34'te Edremit Körfezi odaklı M6,8 büyüklüğünde, 25 ile 27 saniye süren bir deprem gerçekleşmiştir. Bu deprem, tüm Balıkesir ilinde, ayrıca Akhisar, Manisa, Tekirdağ, Yenice, Gönen, Bursa, Midilli ile içine alan, yaklaşık 250 kilometre çapındaki bir bölgeyi etkilemiştir. Bu deprem de 73 kişi ölmüş ölü, ayrıca 300’e yakın kişi yaralanmış, 2200'den çok yapı hasar almıştır” dedi.
DEPREMLERİN BİR YASASI VARDIR

“Eğer bir yerde geçmişte, bir deprem olmuşsa, gelecekte o yerde en az o büyüklükte bir deprem olacaktır’ sözünü unutmayalım” diyen Ahmet Ercan sözlerine şöyle devam etti: “Girit-Rodos-Fethiye yayı boyunca Anadolu altına 10 milyon yıldır dalan Afrika kaysağı, bu çağda 700 kilometre dalarak Balıkesir, Bursa altına dek gelmiş, altta yüzeryuvarda (astonosphere) eriyen Afrika kıtası, yükselirken Balıkesir ile Bursa kesimini de yukarıya doğru itmekte, bu da, göçüntülü, düşüntülü kırıkların oluşmasına neden olmaktadır.
Balıkesir’de en etkin kırık, Kuzey Anadolu Kırığının en güney kolu olan Akyazı-Pamukova-Bursa- Ulubat- Mustafakemalpaşa üzerinden gelen, sonra Yenice- Gönen üzerinden Kaz Dağlarını biçerek Edremit Körfezine uzanan kırıktır.
Ayrıca, KAK’ınAkyaz’ı-Göynük-İznik-Gemlik-Bandırma’dan gelen kolu Manyas Kırığı ile Kuş Gölünde, KAK’ın en güney kolu ile kesişir, Yenice-Gönen Kırığı olarak Altınova’dan Ege Denizine, Edremit Koyuna kavuşur. Bu kolların geçtiği her yer,M7’den büyük deprem çekincesi ile karşı karşıyadır. Ancak İznik-Bandırma Kolu, Yenice-Gönen Kolu ölçüsünde devingen değildir. Ayrıca en güney kolun Bursa bölümü de göreceli olarak daha az oynaktır.”
KARASU (KARADENİZ’DEN)- ALTINOVA’YA AÇILAN YENİ BOĞAZDA DEPREMLER UZUN SÜRECEK
Kızık (jeotermal) alanlarla, ılıcaların çıktığı her yerin etkin deprem bölgesi olduğunu bir kez daha vurgulayan Ercan, “En güney kol üzerindeki yarılmalar, Karasu (Karadeniz’den)- Altınova’ya açılan yeni boğazdır. Bu boğaz ancak depremlerle açılabildiğinden, bu kol boyunca depremler uzun yıllar bu büyüklüklerde sürecektir.
Balıkesir’in özellikle Ege Denizi kıyı kesimi yazlıkçıların denize girmek, ayrıca bol oksijen solumak için seçtikleri yerlerdir.  Ne var ki, kıyı kesimleri genellikle sulak verimli tarım toprakları olup, çoğu zeytinliklerle kaplıdır. Zeytinlikler bir bir kaldırıldığı yerlerine 1 ile 2,5 katlı, deprem güvensiz yazlık toplu konutlar yapılmış, yapılmaktadır. Oysa tarım alanları, depremde sıvılaşmaya uğrayarak, yapının yere gömülmesi, dönmesi, ya da kaykılmasına neden olur. Körfez ilçelerinden Gömeç’te toplam alanının yüzde 35’nde, Ayvalık’ta yüzde 49’nda, Burhaniye’de yüzde 61’nde, Edremit’te ise yüzde 25’nde sıvılaşma sakıncası vardır.
Ne var ki, yazlıklarda yüksek yapı olmadığı için deprem sarsıntılarında rezonansa gelmediklerinden yoğun yıkılma ile karşılaşılmamıştır. Ancak, son yıkıcı depremin olduğu 1944 yılında, Ege ile Marmara Denizleri kıyılarında hiçbir yazlık olmadığı, buralarının tarımsal amaçla kullanıldığı unutulmamalıdır” dedi.
YERALTI SULARININ BESLENMESİ, TÜKETİMİ KARŞILAMIYOR
Edremit körfezine denizaltından besleyen soğuk suların güneyde Madra Dağı, kuzeyde Kaz Dağlarından geldiğini de sözlerine ekleyen Prof. Ercan, “Ne var ki, yazlıkçılar çökeller içine açtıkları derin kuyulardan kullanım ile içimlik sularını 1970’li yıllarda 6 metreden sağlarken, günümüzde 75-200 metrelere inmiştir. Kısacası yeraltı sularının beslenmesi, tüketimi karşılamamaktadır. Deniz suyu kama biçiminde karaya yürüyerek çökeller içindeki tatlı suları tuzlandırmıştır. Bunun dışında, arıtma dışı, denizlere akıtılan atıklar ile lağım suları imbat(lodos) esintileri nedeniyle sığ deniz kıyılarına sürüklenerek sağlık sorunları yaratmaktadır. Artık kıyı kesimi bu kadar kalabalığı kaldırmamaktadır. Burhaniye’nin kışlık çoğunu 61 bin kişi iken, yazlık çoğunu 600 bini aşmaktadır. Artık yeter” ifadelerini kullandı.
YAPILMASI GEREKENLER
Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı: “Marmara ile Edremit Koyu arasına 15 jeofizik deprem ölçer izleme ağı kurulmalıdır. Belediyelerdeki Fen İşlerinde mutlaka bir jeofizik mühendisi çalıştırıp, yer incelemelerinde jeofizik ölçüler (sismik, elektro, radar, mikrotremor, deprem çekincesi ) yer vermek gerekir. Her yapının çalkalanma (rezonans) durumu ölçülmelidir.”