Kanser, dünya genelinde sağlık sorunları arasında önemli bir yer tutmakta ve kalp-damar hastalıklarından sonra ikinci sırada ölüm nedenleri arasında yer almaktadır. Türkiye'de ise her yıl yaklaşık 250 bin kişiye kanser tanısı konulmaktadır. Sektördeki gelişmeleri takip eden Sağlık Endüstrisi İşverenler Sendikası (SEİS), 4 Şubat Dünya Kanser Günü'nde kanser tedavisinde kullanılan onkoloji ilaçlarının öneminin yanı sıra yerli üretim potansiyeline dikkat çekmektedir.

Kanser, günümüzde en zorlu sağlık sorunlarından biri olarak karşımıza çıkmakta ve küresel ölçekte ele alınması gereken bir öncelik olmaya devam etmektedir. Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre, her yıl yaklaşık 20 milyon yeni kanser vakası tespit edilmekte ve 10 milyondan fazla kişi kanser nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Bu rakamlar, kanserle mücadelenin sadece bireysel değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluk olduğunu gözler önüne sermektedir.

Kanser tedavisi, teknolojik ilerlemeler ve bilimsel araştırmalarla önemli ölçüde gelişim göstermiştir. Ancak bu gelişmeler, tedavi maliyetlerinin de artmasına neden olmuştur. Özellikle biyoteknolojik ilaçlar, kanser tedavisinde devrim niteliğinde çözümler sunarken, yüksek bütçeler gerektirmektedir.

Türkiye'de onkoloji ilaçlarının toplam ilaç piyasasında %10'luk bir paya sahipken, ilaç bütçesinin %170'ini oluşturmaktadır.

Kanser tedavisinde yerli üretimin artırılması, biyoteknolojik ilaçlara erişimi kolaylaştırarak tedaviye ihtiyaç duyan hastaların yaşam kalitesini yükseltmekte ve sağlık sektöründe bütçe baskısını azaltmada önemli bir rol oynamaktadır. Türkiye'de onkoloji ilaçları toplam pazarın kutu bazında %10'unu oluşturmaktadır. Bunun yanı sıra, kutu bazında onkoloji ilaçlarının %270'inin biyoteknolojik ürünlerden oluşması, biyoteknolojinin onkoloji tedavisindeki artan rolünü göstermektedir.

Son 5 yılda, onkoloji tedavisinde kullanılan biyobenzer ilaçların pazarının yaklaşık 4 kat büyümesi, bu alandaki biyoteknolojik ilaçların payının %500'e kadar çıkmasına yol açmıştır. Günümüzde onkoloji alanındaki biyobenzer ilaçların yaklaşık biri yurtiçinde üretilmektedir. Bu durum, Türkiye'nin biyoteknoloji alanındaki gelişimini ve gelecekteki potansiyelini göstermesi bakımından kritik önem taşımaktadır.

SEİS Genel Sekreteri Savaş Malkoç, biyoteknoloji alanındaki yerli üretimin önemine dikkat çekerek şu açıklamalarda bulundu: "Bugün Türkiye'de biyobenzer ilaç üretiminde gelişmiş bir altyapıya sahibiz. Mevcut 13 biyobenzer ilaç üretim tesisimiz, sektörümüzün uzun yıllardır yaptığı büyük yatırımların bir sonucudur. Ancak bu tesislerin kapasitesinin tam anlamıyla kullanılması için uygun fiyatlandırma, geri ödeme politikaları ve teşvik mekanizmalarına ihtiyaç vardır. Doğru politikaların hayata geçirilmesi durumunda, Türkiye biyoteknolojik ilaç üretiminde bir üretim üssü haline gelebilir. Bu, sadece ekonomik bir kazanım değil, aynı zamanda kanser hastalarının tedaviye daha hızlı ve kolay erişimini sağlamak açısından da kritik bir adım olacaktır. Kanser tedavisinde kullanılan yerli üretim ilaçların artırılması, bütçe ve halk sağlığı açısından büyük bir stratejik öneme sahiptir."

Kanserle mücadelede inovatif çözümler geliştirmek, yerli üretimi desteklemek ve hastaların yaşam kalitesini artırmak amacıyla yatırımları sürdüren Sağlık Endüstrisi İşverenler Sendikası, uluslararası arenada da önemli bir oyuncu olma hedefiyle çalışmalarını genişletmektedir.