1925ten bu yana başarı simgesi olarak anılan Phantom, sekiz nesil boyunca birçok ünlü ismi taşıyarak modern tarihin önemli anlarına tanıklık etti. Zarafetiyle dikkat çeken bu lüks otomobil, etkileyiciliği ve seçkin zevkiyle ikonik bir konum elde etti. Rolls-Royce tasarımcıları, Phantomun kültürel mirasını onurlandırmak üzere, otomobilin yüzüncü yılına özel sekiz sanat eseri yarattı. Bu eserler, Phantomun son yüzyılda farklı yaşamları nasıl etkilediğini yansıtmaktadır.
Phantom, otoritenin simgesi olarak da bilinir. İkinci Dünya Savaşı'nda Mareşal Bernard Law Montgomery, "Spartalı General" olarak biliniyordu ve konfor adına tek tavizini kişisel ulaştırma aracı olarak Phantom III'ü seçmekte buldu. Montgomery, bu araçla D-Day hazılıkları sırasında Winston Churchill, General Eisenhower ve Kral VI. George gibi önemli isimleri toplantılara taşıdı. Daha sonra savaştan sonra, diğer Phantom aracıyla Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda Başbakanlarını taşıdı.
Montgomery'nin Phantom'ları, savaş esnasında etkileyici bir gücün sembolü oldu. Diğer Phantom'lar ise özellikle Birleşik Krallık'ta kraliyet aileleri tarafından kullanılmaktaydı. 1948'de, Edinburgh Dükü, Kraliyet Prensesi Elizabeth ile evlendikten kısa bir süre sonra kendilerine özel bir Phantom üretimi için Rolls-Royce ile anlaştı. "Maharajah of Nabha" kod adıyla üretilen bu araç, tarihe ilk Phantom IV olarak geçti ve hala kullanılmaktadır. İngiliz Kraliyet Ailesi, daha sonra tahta çıkan hükümdarları taşımak amacıyla ayrıca Phantom IV, Phantom V ve Phantom VI sipariş etti.
Phantom, dünya sahnesinde de önemli bir rol oynamıştır. 1966 yılında Birleşik Arap Emirlikleri'nin "Kurucu Lideri" Şeyh Zayed Bin Sultan Al Nahyan'a tahsis edilen Phantom, Abu Dhabi hükümdarı olarak göreve başlama töreninin sembolü oldu. 1971 yılında Birleşik Arap Emirlikleri'nin kuruluşunun ilan edildiği törenlerde de kullanıldı. İngiliz diplomatlar da Phantom'u gücün simgesi olarak benimsedi; örneğin, Sir John Fretwell, araç ile yaptığı ziyaretlerin prestijini vurguladı.
Phantom V, 1959 yılında tanıtıldığında, 5.8 metre uzunluğundaydı ve bu özellikleri ile İngiliz parkmetre aralıklarının yeniden düzenlenmesine yol açtığı iddia ediliyor. John Lennon, 1964 yılında Beatles'ın "A Hard Day's Night" albümünün başarılı çıkışını kutlamak için kendisine özel bir Phantom V siparişi verdi. Lennon, aracın içi ve dışının tamamen siyah olmasını talep etti. 1967'de ise araç sarı renge boyandı ve çiçek desenleri ile süslendi, bu da Beatles'ın kültürel simgelerinden biri haline geldi.
Phantom, Hollywood'da da bir figür haline geldi. 1964'te "Goldfinger" filminde rol alarak, bir Phantom III ile altın kaçırma sahnesinde yer aldı. Ayrıca, "The Yellow Rolls-Royce" filminde de 1931 model Phantom II sahnede görüldü. Bu filmdeki müzik parçası "Forget Domani" Altın Küre Ödülü kazanırken, Frank Sinatra da bir Rolls-Royce sahibi oldu.
Popüler kültürde başka dev isimler de Phantom'u tercih etti. Elvis Presley, 1963'te Phantom V satın aldı ve özel mikrofonlar gibi detaylarla donattı. Aracı, annesinin tavukları tarafından zarar gördükten sonra Silver Blue rengine boyatmıştı. 1986 yılında aracını bir hayır kurumuna bağışlaması, Leonard Cohen ve Was (Not Was) tarafından yazılan "Elvis's Rolls-Royce" şarkısına ilham verdi.
Phantom VII'nin 2000'li yılların başında piyasaya çıkması, yeni girişimcilerin ve sosyal medyanın yükselişi ile çakıştı. Yeni nesil, başarılarının yanında kişiliklerini de yansıtmak için Phantom'u tercih etti. Bugün sekizinci neslinde, Phantom, duruşun ve kararlılığın en üst düzey ifadesi olmaya devam ediyor. Rolls-Royce CEO'su Chris Brownridge, Phantom'un kültürel bir fenomen olduğunu vurgulayarak, otomobilin tarih boyunca başarıya ulaşanların arzuladığı bir ödül olduğunu belirtti.