Obezitenin Artışı ve Sebepleri
Vücut kitle indeksi (VKİ) ile tanımlanan obezite, dünya genelinde hızla yayılmakta olan kronik bir hastalıktır. Dünya Obezite Federasyonu’nun 2023 raporuna göre, 2035 yılına gelindiğinde her dört kişiden birinin obez olarak yaşamaya devam edeceği öngörülmektedir. Obezite vakalarındaki bu artışın arkasında modern yaşam tarzı, işlenmiş gıda tüketiminin artması, fiziksel aktivite eksikliği ve stres gibi birçok faktör bulunmaktadır. Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi’nden Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Abdulcabbar Kartal, obezitenin diyabet, kalp hastalıkları, hipertansiyon, uyku apnesi, eklem rahatsızlıkları ve bazı kanser türleri gibi birçok hayati hastalığın risk faktörü olduğunu belirterek, obezitenin yaşam kalitesini düşürerek psikolojik sorunlara da yol açabileceğini ifade etti.
Vücut Kitle İndeksi ve Obezite Tanısı
Obezitenin belirlenmesinde kullanılan vücut kitle indeksi, kişinin kilosunun boyuna oranını gösteren bir ölçümdür. Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre, vücut kitle indeksi 30 ve üzeri olan bireyler obez olarak tanımlanmaktadır. Doç. Dr. Kartal, 40 ve üzeri değerin ise morbid obezite anlamına geldiğini açıklamıştır. Obezite tedavisi, hastanın durumuna bağlı olarak diyet, egzersiz, ilaç veya cerrahi yöntemler ile gerçekleştirilebilir. Obezite cerrahisi, vücut kitle indeksi 40 ve üzeri olan ya da 40’tan az olsa bile obeziteye bağlı sağlık sorunları yaşayan hastalar için önerilmektedir.
Genetik ve Çevresel Faktörler
Obeziteye yatkınlık, genetik faktörler kadar çevresel koşullardan da etkilenmektedir. Doç. Dr. Kartal, ailede obezite geçmişi olan bireylerin hastalığa daha duyarlı olduğunu belirtmiştir. Genetik eğilimlerin yanı sıra sağlıksız beslenme ve hareketsiz yaşam tarzı, obezitenin gelişiminde önemli bir rol oynamaktadır. Obeziteye yol açan yaygın nedenler arasında aşırı kalori alımı, yetersiz fiziksel aktivite, hormonal dengesizlikler, insülin direnci, hipotiroidi ve metabolik sendrom gibi sağlık problemleri bulunmaktadır. Bu rahatsızlıklarla mücadelede dengeli beslenme, düzenli egzersiz, stres yönetimi, sağlıklı uyku düzeni, vitamin ve mineral desteği ile rutin sağlık kontrolleri kritik öneme sahiptir.
Kilo Kaybında Yaşam Tarzı Değişiklikleri
Vücut kitle indeksi yaygın bir ölçüm yöntemi olmasına rağmen, bel çevresi ölçümü, yağ oranı analizi, biyokimyasal testler ve metabolik değerlendirmeler gibi ek tetkikler de obezite tanısında yardımcı olmaktadır. Doç. Dr. Kartal, obezite tanısı konulduktan sonra uygun tedavi yönteminin hastanın durumuna göre planlandığını, ancak bunun önlenebilir bir sağlık sorunu olarak göz önünde bulundurulması gerektiğini vurgulamıştır. Obezite cerrahisi, uygun hastalar için etkili bir tedavi imkanı sunmakta, ancak dengeli beslenme ve düzenli egzersiz gibi sağlıklı yaşam alışkanlıklarının benimsenmesi de kalıcı başarı için şarttır.
Obezite Cerrahisi ve Riskler
Obezite cerrahisinin etkili kilo kaybına yardımcı olduğunu ancak hastanın ameliyat sonrası diyetine ve yaşam tarzına dikkat etmemesi durumunda verilen kiloların geri alınabileceğini belirten Doç. Dr. Kartal, cerrahi sonrasında hastaların düzenli egzersiz yapması, protein ağırlıklı beslenmesi ve porsiyon kontrolüne dikkat etmesinin çok önemli olduğunu vurgulamıştır. Her cerrahi işlemde olduğu gibi obezite ameliyatında da kanama, enfeksiyon, beslenme eksiklikleri ve mide bağırsak problemleri gibi komplikasyonlar görülebilir. Bu nedenle, operasyonun deneyimli bir cerrah tarafından gerçekleştirilmesi ve iyi bir takip süreci ile hastanın kontrol edilmesi riskleri minimize etmektedir. Obezite cerrahisinin hangi türünün uygulanacağı, hastanın kilosuna, metabolik rahatsızlıklarına ve yaşam tarzına göre seçilmektedir. Midenin büyük bir kısmının çıkarılmasıyla daha az yemek yemesini sağlamak için gerçekleştirilen mide küçültme, hem midenin hem de ince bağırsağın bir kısmının bypass edilerek besin emiliminin azaltılması prensibine dayanan gastrik bypass ve mideye balon yerleştirilerek doyma hissinin artırılması yöntemi olan gastrik balon en yaygın uygulanan cerrahi yöntemlerdendir.